8 Ekim 2008 Çarşamba

SABAHLARI SEKS YAPIN

Metabolizması saat başı değişen insanın seks için en uygun
zamanı, bilinenin aksine gece değil, sabah saatleri...

İnsanın metabolizması 24 saat içinde sürekli değişim gösteriyor. Biyologlar ve farmakologların 'kronobiyoloji' adını verdikleri bu durum, kişinin duygusal hayatında da farklılıklara neden oluyor. Örneğin, sabah çok enerjik, sevgi dolu,aşk cıvıltıları ile doluyken, akşam verimlilik ve motivasyon en aza düşebiliyor. 'Kronobiyoloji'ye göre seks için en iyi zaman, sabah saat 08.00 olarak açıklandı.

Kronobiyolojik saat


06.00 Kortizon salgılamasıyla organizma uyanır. Metabolizma hareketlenir, o günün işleri için enerji ve protein hizmete hazır olur.

08.00 Bu saat cinsel yaşamınız için en iyi zamandır. Çünkü bezler fazla miktarda hormon salgılarlar. Romatizması olanlar organlarındaki ağrıyı daha kuvvetli hissederler.

11.00 Vücudumuzun tam formunda olduğu bir saattir. Kalp ve dolaşım o kadar zinde durumdadır ki, yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk dahi gözden kaçabilir..

13.00 Vücut formdan bir hayli düşmüştür. Verimlilik tüm gün ortalamasının %20 aşağısındadır. Bütün organlar en alt düzeyde çalışır.

15.00 Yeni işlere hazır olun, enerjimiz geri gelmiştir. Belleğimiz tam formundadır. İkinci kez verimliliğe yaklaşırız, ama bu verimlilik sabahkinden azdır.

20.00 Karaciğerdeki yağ düzeyi düşer ve kirli kan kalbe, her zamankinden daha fazla akar. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalıdırlar.

21.00 Sindirim organlarının günlük görevi sona ermiştir. Davetleri sevenler dikkatli olmalıdırlar..

23.00 Organizma, gün boyunca aktif bir şekilde faaliyet gösteren stres hormonunun salgılamasını durdurur. Bu saatte sakinleşiriz.

24.00 Uyuduğumuz sırada deri hücreleri durmadan çalışır, gündüz olduğundan daha sık bölünürler. İlk rüya safhası başlar.

SAĞLIK İÇİN BAL

Yapılan yeni bir araştırma, balın vücuttaki antioksidanların çoğalmasını sağladığını ortaya çıkardı. Metabolik hastalıklar üzerine çalışamalarını yürüten araştırmacılar, 25 sağlıklı yetişkin üzerinde bir deney yaptı. Buna göre 29 gün boyunca deneklere 4 çay kaşığı bal verildi. Deneyin sonunda yapılan kan testinde, bu kişilerin vücutlarındaki antioksidan maddelerin çoğaldığı tespit edildi. Vücutta antioksidan maddelerin çok oluşu, kişiyi kanser ve kalp krizi gibi iki önemli rahatsızlığa karşı koruyor.

5 Ekim 2008 Pazar

GÜZEL GÖĞÜSLER İÇİN 4 ÖNERİ....

Güzel göğüsler için 4 öneri!

Boşuna dememişler 'küçük alışkanlıklar, büyük farklar yaratır' diye... Bu kural kesinlikle göğüs güzelliğiniz için de geçerli. İddia ediyoruz bu 4 öneri, sadece bir ay sonunda sizi çok mutlu edecek!

Kadın güzelliğinin simgesinden birisi de göğüsler... Ve pek çok kadın için göğüslerinin güzelliği çok ama çok önemli. Öyle ki, her yıl tüm dünyada binlerce kadın daha güzel göğüslere sahip olmak için bıçak altına yatmaktan çekinmiyor. Ancak, biz 'çok geç olmadan ve göğüsleriniz herhangi cerrahi bir müdahaleyi gerektirmeden işe koyulun' diyoruz. Önerilerimizi düzenli bir şekilde uygulayarak, göğüslerinizi forma sokabilir ve güzelliklerini uzun yıllar boyunca koruyabilirsiniz.

1. Sıcak - soğuk duş

Sıcak ve soğuk suyu değişimli olarak kullanarak vücudun herhangi bir bölgesine uygulamak aslında Kneipp Terapi olarak bilinen çok eski bir yöntem. Ağrılara iyi geldiği söylenen bu yöntemi tüm vücut için kullanmaksa genel olarak bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Göğüslere nasıl uygulandığına gelince; duşun el başlığını alın ve göğüslerinizin üzerine önce dayanabildiğiniz kadar soğuk, 2 dakika ardındansa ılık su tutun. Yaklaşık 10 dakika boyunca bunu tekrarlayın ve soğuk suyla işlemi bitirin. Göğüs bölgenizdeki kan dolaşımı hızlanacak ve bu da cildinizi uyararak daha gergin hale gelmesine yardımcı olacaktır.

2. Basit ama etkili egzersizlerden yardım alın

Göğüslerinizin kısa zamanda forma girmesini istiyorsanız, egzersizlerin gücünden mutlaka faydalanmalısınız. Eğer düzenli uygularsanız sadece bir ay içinde istediğinizden çok daha fazlasını elde edeceğinize emin olabilirsiniz. Size önereceğimiz egzersizleri uygulaması son derece basit, her gün tekrarlandıklarında bir o kadar da etkililer:
İki avcunuzu göğsünüzün tam önünde birbirine mümkün olduğunca güçlü bir şekilde bastırın. Egzersizi, günde 3 kez 15 dakika yapmanız yeterli ama siz aklınıza her geldiğinde de tekrar edebilirsiniz.
Bir duvarın önünde durun. Ellerinizi duvara dayayın ve tüm ağırlığınızı ellerinizin üzerine verin. Ardından, kollarınızı gererek kendinizi duvardan uzaklaştırın. Günde 30 kez tekrarlayın.
Sırt üstü yere uzanın ve her iki elinize 2'şer kiloluk ağırlıklar alın. Kollarınızı yukarı doğru gergin bir şekilde uzatın ve indirin. 3 set halinde 15'lik tekrarlar yapmanız, göğüs kaslarınızı güçlendirmeniz için yeterli.

3. En doğru sutyeni seçin

Yanlış beden sutyen seçiminin göğüsleri deforme ettiği artık bilinen bir gerçek. Sizin için en doğru bedeni, büyük mağazalardaki satış elemanlarının yardımıyla öğrenebilirsiniz. Ancak beden kadar yapılan aktiviteye uygun sutyen seçimi de önemli. Örneğin spor yaparken mutlaka yaptığınız spora uygun bir sutyen tercih etmeli, elastikiyetini kaybetmiş sutyenleri asla kullanmamalısınız (Nike Spor Sutyen, 75 YTL). Ayrıca, doğru sutyenle sadece saniyeler içinde bile göğüslerinizin formda görünmesini sağlayabilirsiniz.

4. Teknolojiden yardım alın

Göğüslerinizi toparlamak için enstitülerde yapılan bakımlardan da faydalanabilirsiniz. Bu uygulamardan en yenisi de, 6 farklı teknolojiyi bir araya getiren Breast Fit System. Bu teknolojiler sayesinde doku yenilenmesi, gelişmesi, cilt elastikiyetinde iyileşme yaşanıyor, düşük miktarda verilen Bot çizme modelleri , çizme modelleri , sonbahar-kış bayan ayakkabı modelleri çizmeler ayakkabılar 2008 2009 elektrik akımı ile kas güçlenmesi sağlanabiliyor, lenf, kan dolaşımı ve metabolizma gelişiyor, göğüs ucu renk koyulaşması sıkıntısı son buluyor. Uzmanlar, göğüs geliştirme, şekillendirme ve çatlaklara özel 10 ayrı programa sahip sistem ile yaklaşık 10 - 12 seans arasında sonuç alınmaya başlandığını ifade ediyor. Tavsiye edilen seans 20 iken, periyot ise haftada 3 kez... Kişinin problemine, yaşına, cilt yapısına göre bu sayı değişebiliyor. Sarkma, çatlak, büyütme uygulamaları için farklı süreler söz konusu...

3 Ekim 2008 Cuma

TÜRKİYE'DE HIV TEHLİKESİ..

Türkiye'de cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili yeterli önlemlerin alınamaması ve eğitim programlarının yeterli etkinlikte olamaması nedenleri ile HIV/AIDS büyük bir sorun olmaya başlamaktadır. Ancak ülkemizde sağlık kayıt sistemlerinin özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda yeterli çalışmaması ve hastalığın uzun süren belirtisiz döneminin olması nedeni ile gerçek rakamların bunun çok üstünde olduğu düşünülmektedir. Türkiye'de ilk olguya 1985 yılında tanı konmuş ve o tarihten başlayarak 1992 yılına kadar olgu sayılarında bir önceki yıla göre fazla artış saptanmaz iken, 1992 yılından beri olgu sayıları katlanarak artmaktadır.

Türkiye'de HIV/AIDS olgu sayılarının artma nedenleri şöyle sıralanabilir

    Ülke nüfusunun genç olması,
    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilgilerin kısıtlı olması,
    Turizm sektörünün ülkemizde giderek gelişmesi: Ülkemize her geçen gün daha fazla sayıda turist gelmektedir. Özellikle HIV/AIDS olgularının sık olduğu ülkelerden gelen turistler arasında bu hastalığa yakalanmış kişilerin bulunma olasılığı fazladır.
    Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının çok sayıda olması ve giderek artması: Özellikle yurt dışında uzun süreli kalan vatandaşlarımızın bulundukları ülkedeki hasta sayısının sıklığına bağlı olarak bu hastalığa yakalanma riski artmaktadır.
    Damar içi madde kullanımının giderek artması: HIV/AIDS bulaş yolları arasında damar içi madde kullananlar ikinci sırayı oluşturmaktadır. Damar içi madde kullananların sayılarının giderek artması HIV enfekte olgu sayılarının da artmasına neden olmaktadır.


Ülkemizde cinsiyete göre dağılımda
%73.5 erkek,
%26.5 kadın olarak saptanmaktadır.

Olguların %20'sinin sürekli yaşadığı yerin yurtdışı olduğu, toplam 57 ilden bildirim yapıldığı ve en fazla bildirimin Ankara, İstanbul ve İzmir'den olduğu bildirilmektedir.

HIV/AIDS'in Bulaş Yolları ve Korunma

Risk gruplarına göre HIV/AIDS olguları incelendiğinde:

    %46.3 heteroseksüel,
    %9.48 damar içi madde kullananlar,
    %9 homoseksüel,
    %5.5 kan transfüzyonu (%1.5 hemofili hastaları, %4 diğer) yolu ile,
    %0.85 anneden bebeğe geçiş,
    %28.1 ise bilinmeyenlerden oluştuğu görülmektedir.


%28.1 gibi büyük bir oran göstermektedir ki eksik bildirim söz konusudur ve bu da ülkemizdeki epideminin boyutunu öğrenmedeki güçlüğü gözler önüne sermektedir.

Cinsel yolla bulaşma
HIV enfeksiyonunun en önemli bulaş yolu cinsel temastır. HIV/AIDS her türlü cinsel temasla (homoseksüel, heteroseksüel, vajinal, oral, anal) bulaşmaktadır. Semen (meni) ya da kanla temasa neden olabilecek her türlü cinsel etkinlikte bulaş riski bulunmaktadır. Bu tür bulaşa bağışık hiç kimse bulunmamaktadır. Bulaş için HIV (+) kişi ile yapılan tek bir cinsel temas bile yeterli olmakta ancak cinsel temas sayısı arttıkça bulaş riski artmaktadır.

Cinsel aktiviteden bütünüyle kaçınarak ya da enfekte olmayan eşle monogamik bir ilişki sürdürerek HIV enfeksiyonunun bulaşı önlenebilmektedir. Cinsel temas sırasında prezervatif (kondom, kılıf) kullanılmasının koruyuculuğu, kondomun lateks olması, doğru ve sürekli kullanılması, yırtık ya da delik olmaması kaydıyla kanıtlanmıştır. Kadınlar için hazırlanmış olan intravajinal kondomlar da doğru ve sürekli kullanımla etkili olmaktadırlar.

Kan ve kan ürünleri ile bulaşma
Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması nedeni ile virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalık bulaşabilmektedir. 1985 yılında antikor testlerinin bulunması ile dünyanın her yerinde kan ve kan ürünlerinin hastaya verilmeden önce HIV yönünden test edilmesi zorunlu kılınmıştır. Türkiye'de 1987 yılından beri tüm kan ve kan ürünlerine ELISA yöntemi ile antikor saptandıktan sonra hastaya verilmektedir, bu nedenle kan ve kan ürünleri ile olan bulaş azalmış gözükmektedir. Ancak hastalığın pencere döneminin olması, acil durumlarda test yapılmadan kan ve kan ürünlerinin kullanılabilmesi nedenleri ile oranı çok azda olsa bu yolla geçiş bildirilmektedir. Damar içi madde kullanımı alışkanlığının önlenmesi, tedavi edilmesi, kullanılıyorsa ortak enjektör kullanımı risklerinin anlatılması bu grup hastalarda HIV bulaş riskini azaltmaktadır. Bazı Avrupa ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri'nde devlet tarafından temiz enjektör dağıtım programları uygulanmakta ve çalışmalar önemli ölçüde başarı sağlandığını bildirmektedir. Gelişmiş ülkelerde enjektör paylaşımının azaldığı, steril iğne satın alınışında ve iğne temizleme işlemlerinde artma gözlendiği saptanmaktadır.

Anneden bebeğe bulaşma
HIV gebelik süresince, doğum sırasında ve postpartum (doğum sonrası) dönemde emzirmekle bebeğe geçebilmektedir. Bu oran %20-30'dur. Ancak HIV (+) anneye gebeliğinin son üç ayında, doğumdan sonra da bebeğe antiretroviral tedavi başlanır ve elektif sezaryen uygulanırsa bu oran %8-10'lara düşebilmektedir.
Perinatal(Doğum sırasında) geçişte korunmada önemli olan öncelikle HIV prevalansı(görülme sıklığı) yüksek olan bölgelerde doğurganlık yaşındaki ve HIV enfeksiyon riski olan kadınlara hastalığı öğretebilmektedir. Eğer kadın HIV (+) ise doğum kontrol yöntemleri öğretilmeye çalışılmaktadır. Buna karşın gebe kalan HIV (+) kadınlara erken dönemde kürtaj yapılması pek çok ülke tarafından kabul edilmektedir. Eğer anne adayı bebeği doğurmak istiyorsa gebeliğin son üç ayında anneye, doğumdan sonra da bebeğe antiretroviral tedavi başlanmakta ve hasta yakın izleme alınmaktadır.

Sağlık personeline bulaşma
Sağlık personeline kan ile kontamine olmuş (bulaşmış) vücut sıvılarıyla temas sonucunda HIV'nin geçişi olanaklı olabilmektedir. Kontamine iğne batmasını izleyen serokonversiyon riski %0.3 iken, mukoza ya da derinin kanla kontamine vücut sıvılarıyla teması sonucunda serokonversiyon riski çok daha düşüktür. Sağlık personeli öykü ve fizik inceleme ile enfekte hastaları ayırt etme olanağına sahip olamadıklarından korunmak için tüm hastaların kan ve diğer vücut sıvılarını potansiyel enfekte kabul ederek evrensel önlemlere uyarak çalışmalıdırlar.

Ülkemizde henüz sayıları bini bulan HIV enfekte olgular için hasta sayıları milyonları bulan ülkelerden örnek alarak, sayıların daha da artmasını engellemek için çalışmalarımızı artırmalıyız. HIV infeksiyonunun bulaş yollarını bilmek, korunmayı öğrenmek, öğretmek ve davranış değişikliğinde bulunulmasını sağlamak, HIV/AIDS'li hastaları toplumdan dışlamadan hep birlikte elele vererek yaşamakla bu hastalığa karşı savaşım verebiliriz.

ÇOCUĞUNUZU KREŞLERDEKİ ENFEKSİYON TEHLİKESİNDEN KORUYUN

Neden kreşe giden çocuklar daha sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar?

Ebeveynler bu konuda ne yapabilir?

Çocuklar, yuvaya gitseler de gitmeseler de enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. Fakat kreşe giden çocuklar bu hastalıkları kapmaya daha meyillidirler; aynı şekilde küçük çocuklar da daha kolay hastalık kaparlar. Bunun nedeni henüz gerekli bağışıklığı geliştirmemiş olmalarıdır.

Neden kreşe giden çocuklar daha sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar?

Kreşe giden çocukların evde bakılan çocuklara oranla enfeksiyon hastalıklarına (özellikle soğuk algınlığı ve ishal) daha sık yakalanmalarının çeşitli nedenleri vardır. Öncelikle, kreşe giden çocuklar bir sürü çocukla temas halinde olur, böylece başka bir çocuktan enfeksiyon kapma olasılıkları artar. Ayrıca, çocuklar oynarken oyuncaklarını paylaşır ve birbirlerine dokunurlar ve bu şekilde mikroplar yayılır. Bunların da haricinde, çoğu çocuk tuvaleti gerektiği gibi kullanmayı ya da el yıkamanın önemini henüz tam olarak öğrenmemiştir. Son olarak da, küçük çocukların bakımı yakın temas gerektirir.

Soğuk algınlığının yayılmasını/bulaşmasını önlemek oldukça zordur. Soğuk algınlığı mikropları aşağıdaki yollarla yayılır:

Hasta çocuklar öksürdüğü veya aksırdığında hava yoluyla;

Çocuğun ağzına ya da burnuna dokunduktan sonra diğer çocuklara dokunması yoluyla;

Çocuğun ağzına ya da burnuna dokunup ardından oyuncak, mobilya gibi eşyalara dokunması (mikroplar nesneler üzerinde bir sure yaşayabilir) ve ardından diğer çocukların bu eşyalara dokunması yoluyla

İshal mikrobu da kolay yayılan bir mikroptur ve özellikle bezli çocuklar arasında çok kolay yayılır. Bu mikroplar dışkıda bulunur ve aşağıdaki yollarla bulaşır:

Çocuğa bakan kişi ya da çocuğun kendisinin mikrobu ellerine bulaştırıp daha sonra diğer çocuklara dokunmasıyla;

Çocuğa bakan kişi ya da çocukların ellerinde ishal mikrobu bulunana biri tarafından hazırlanmış yemekleri yemesiyle

Ebeveynler bu konuda ne yapabilir?

Çocuğunuza gerekli tüm aşıları yaptırınız. Çocuğunuzu kreşe bırakırken çocuğun kendisini nasıl hissettiği hakkında öğretmenine bilgi verin. Olası enfeksiyon belirtilerini anlatıp çocuğun o gün evde kalması gerekir mi diye sorun. Örneğin, çocuğun o gün biraz keyifsiz olduğunu iletirseniz öğretmeni de çocukta olası hastalık belirtilerini gün boyu izleyip herhangi bir enfeksiyon belirtisi görürse size haber verecektir. Bir enfeksiyon olduğundan şüphelenildiği durumlarda erkenden alınacak önlemler hastalığın kreşteki diğer çocuklara bulaşmasını önleyebilir. El yıkama ve bez değiştirme talimatlarının kreşin çeşitli yerlerinde asılı olmasına dikkat ediniz. Bu talimatlara uymak enfeksiyonların yayılmasını önlemeye yardımcı olacaktır. Evdeyken de ya da her nerede olursa olsun çocuğun altı değiştirildikten sonra bu talimatlara uyulmalıdır.

Lavabolarda her zaman sabun ve temiz havlu bulundurulmalıdır.

Bazı enfeksiyon durumlarında çocuklar evde kalmalıdır, böylece hem gereken bakımı alabilirler hem de enfeksiyonun kreşteki diğer çocuklara bulaşması önlenmiş olur. Aşağıdaki durumlarda çocuklar evde kalmalıdır:

Çocuk günlük aktivitelere katılamayacak kadar hastaysa;

Çocuğun hastalığı, kreşteki öğretmenlerin (diğer çocukların sağlık ve güvenliğini etkilemeden) gösterebileceğinden daha fazla ihtimam gerektiriyorsa;

Çok bulaşıcı bir hastalık ise (doktorunuzdan ya da sağlık ocaklarından bu hastalıkların listesini isteyiniz).

Bir enfeksiyondan dolayı çocuğu kreşe göndermediğinizde öğretmenine haber verin. Böylelikle, enfeksiyonun diğer çocuklar arasında yayılmaması için gerekli önlemler alınabilir.

Çocuğunuz hasta olduğunda ne yapacağınızı önceden planlayın. Er ya da geç çocuğunuzun hasta olup evde kalması gerekecektir; bu gibi durumlarda çocuğunuza bakabilecek birini önceden ayarlayın.

2 Ekim 2008 Perşembe

Gelin Saç modelleri , Yeni sezon Gelinlikler

Dünyada sayılı özel günler vardır doğum neşeli ve dünyaya merhaba zamanı ölüm de vardır her ne kadar ürkütücü de gelse özeldir . .. birde hepsinden farklı ve neşe dolu bir gün bir bayanın düğün günü belkide doğum kadar özel ve değerlidir onun için o yüzden üzerine giydiği kıyafet olan gelinlik de bir o kadar asil ve şık olmalıdır ..

Gelinlik modelleri , gelin başları yani saç modelleri diyelim biz buna ve bayanlar için çeşitli giyim önerileri .



Çeşitli markalardan gelinlik modellrini seçtim sizin için tarzınıza uyan modeli seçebilirsiniz.


Gelinlik Modelleri - Sade ve Zarif
Gelinlik Resimleri ve Modelleri / 01



Gelinlik Modelleri - Duvak ile bütünleşen bir zerafet
Gelinlik Resimleri ve Modelleri / 02

Gelinlik Modelleri - Straplez ve arkadan fiyonk

Gelinlik Resimleri ve Modelleri / 03

Gelinlik - Yaka işlemeleri göz alıcı.
Gelinlik Resimleri ve Modelleri / 04

Gelinlik - Bir kat etekli model.
Gelinlik Resimleri ve Modelleri / 05

Gelinlik - Omuzları açıkta bırakan bir model.

Gelinlik Resimleri ve Modelleri / 06

Sıkca sorulan sorular ve Gelinlik seçiminde dikket etmeniz gerekenler

Çeşitli Vücut Yapılarına Göre Gelinlik Tavsiyelerimiz:
Genç kızların en mükemmel olmayı istedikleri gün düğün günleridir. Bu günde harikulade görünmek için gelinlik seçimini doğru yapmak büyük önem taşır.

Dikdörtgen Tipli Vücutlar:
Bu vücut türünde bel kısmı çok fazla belli değildir, omuzlardan kalçalara doğru düze yakın bir hat inmektedir. Dikdörtgen vücutlu bayanların, bellerini ortaya çıkaran büzgülü bir gelinlik modeli seçmeleri uygun olacaktır.

Armudi Tipli Vücutlar:
Bu tipteki bir kadının kalçaları omuzlarından daha geniştir. Aradaki bu farkı aza indirmek için hafif vatkalı gelinlik modelleri uygun olabilir. Bunun yanısıra, kalın kumaşlı modeller tercih edilmelidir. Kalçalar geniş ve yuvarlaksa düz kesimli modellerden kaçınılmalıdır; çünkü bu tür modeller kalçaların genişliğini daha fazla ortaya çıkaracaktır. Kalın belli bir vücut için tavsiyemiz V tipinde bir gelinlik modeli seçimidir. Ayrıca kemerli ve geniş gelinlik modelleri de pek uygun değildir.

Üçgen Tipli Vücutlar:
Üçgen tipli vücuda sahip kadınların omuzları kalçalarına göre daha geniştir. Genelde sporcu bayanlarda rastlanılan bu tip vücut için, omuzların genişliğini kapatmak amacıyla, üst kısmı düz kesimli ve uzun kollu modeller uygundur.

Kum Saati Tipli Vücutlar:
Genelde ideal vücut tipi olarak görülen bu vücutlar için hemen her modelin yakıştığı söylenebilir. Yine de bellerini ortaya çıkaran modeller önerilebilir.

Diğer Tavsiyeler:
* Düz karınlı ve küçük göğüslüyseniz düz kesimli bir gelinlik seçebilirsiniz.
* Göbeğinizden şikayetçi olmanız durumunda A-tipinde gelinlikler uygundur.
* Sırtınızın güzelliğine inanıyorsanız, sırtı bele kadar açık olan bir gelinlik seçebilirsiniz.
* Kısa boylusanız önü V-kesimli bir gelinlik boyunuzu olduğundan uzun gösterir.
* Uzun boylusanız etek boyları çok kısa olmadan her model yakışır.
* Kısa boyunluysanız önerimiz saçlarını toplamanız olacaktır.
* Uzun boyunluysanız tam tersine saçlarınızı açık bırakmalısınız.
* Kollarınız kalın veya çok ince ise, uzun ya da kısa kollu bir gelinlik seçebilirsiniz.




Şimdide gelelim düğün günü bayanlar şu şaşalı saçlarına yani gelin başı dediğimiz gelin in saç modellerine .




Gelin başı ve gelin saç modelleri ile resimleri / 015




Gelin başı be gelin saç modelleri ile resimleri / 016



Gelin başı be gelin saç modelleri ile resimleri / 017


Gelin başı be gelin saç modelleri ile resimleri / 018


Gelin başı be gelin saç modelleri ile resimleri / 019

Topuksuz Topuklu Ayakkabılar

Görünmez topuklar

Victoria ve David Beckham yeni parfümlerinin tanıtımını yaptılar. En çok dikkat çeken Victoria BeckhBeckham çifti yeni çıkarttıkları Signature for Him ve Signature for Her parfümlerini Amerika’nın çok katlı mağazası Macy’s de tanıttılar.am’ın kısacık kestirdiği saçlarının aksine topuksuz çizmeleri oldu.

Ünlü çiftin kadın ve erkek için çıkarttığı iki parfümün lansmanında en çok dikkat çeken Victoria Beckham’ın topuksuz çizmeleri oldu.

Victoria Beckham’ın fizik kanunlarını zorlayan çizmeleri Antonio Berardi imzalı. Tasarımcının 2008 kışı için tasarlardığı topuksuz çizmeler, bir sezon önce yaz için tasarladığı topuksuz ayakkabılar kadar ilgi çekiyor.

Topuksuz topuklu ayakkabılar :)

Dişlerinizi Fırçalayın

Kalp sağlığı için dişlerinizi fırçalayın

Dişleri fırçalamanın kalp hastalığına yakalanma riskini azaltabileceği belirtildi.



İrlanda’nın başkenti Dublin’de düzenlenen Genel Mikrobiyoloji Derneğinin toplantısında, Bristol Üniversitesinden Prof. Howard Jenkinson, kalp hastalıklarının sigara kullanımı, kolesterol seviyesinin yüksek olması ve aşırı kiloya bağlı olduğuna ilişkin bilgileri bir yana koyarak, diş temizliğinin kalbi sanıldığından fazla etkilediğini belirtti.


Jenkinson’a göre “sağlıklı ve ince olmak önemsiz. Eğer dişlerin durumu kötüyse kalp hastalığına yakalanma riski artıyor”.

İrlanda Cerrahlar Kraliyet Kolejinden Dr Steve Kerrigan da “ağzın, muhtemelen vücudun en kirli yeri olduğunu” belirterek, dişlerin düzenli fırçalanmamasının dişeti kanamalarına, bunun da ağızdaki yüzlerce bakterinin kan damarlarına girmesine neden olduğuna dikkati çekti.

Kerrigan, bakterilerin burada, kanda bulunan, pıhtılaşmayı sağlayan plaketlere yapışarak kanın bir bölümünün kalbe ulaşmasını engellediğini ve kalp krizi riskini artırabildiğini vurguladı.

Yeni Zelanda’daki Otago Dunedin Üniversitesinden Prof. Greg Seymour ve ekibi de temiz olmayan ağızdaki bakteriler ve damar sertliği arasındaki ilişkiyi araştırdı.

Bilim adamları, ağzın temiz olmaması durumunda akyuvarların atardamar dokusunda birikebildiği, bunun da damar sertliğine yol açabileceği sonucuna vardı.